hacibektasvelisilivri
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
hacibektasvelisilivri

hacibektasilivri
 
Giriş yapAnasayfaAramaLatest imagesKayıt Ol
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
< class="" height="25">
Arama
 


 Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Anahtar-kelime
Mart 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031
TakvimTakvim
< class="" height="25">
En son konular
» Hz. Ali'nin DOĞUMU VE NEVRUZ ETKİNLİĞİ
maraş kanlı günler Icon_minitimePaz Mart 15, 2009 6:43 pm tarafından

» hz. ali'nin ölüm yıl dönümünü anıyoruz.....
maraş kanlı günler Icon_minitimePtsi Ocak 19, 2009 8:46 pm tarafından

» ---;--(@BİTANEM'e@)--;---
maraş kanlı günler Icon_minitimePtsi Ocak 05, 2009 11:36 pm tarafından

» EGLENELIM BIRZDA..BULUN BAKALIMM..
maraş kanlı günler Icon_minitimePaz Ocak 04, 2009 9:42 pm tarafından

» AŞURE GÜNÜMÜZ
maraş kanlı günler Icon_minitimeC.tesi Ocak 03, 2009 12:37 am tarafından

» nerde bu insanlarrrrrrrrr
maraş kanlı günler Icon_minitimeÇarş. Ara. 31, 2008 1:45 am tarafından

» UNUTULMAYAN YAR!
maraş kanlı günler Icon_minitimeC.tesi Ara. 27, 2008 4:41 pm tarafından

» GÖNÜL MAPUSHANESİ!
maraş kanlı günler Icon_minitimeC.tesi Ara. 27, 2008 4:34 pm tarafından

» TANIŞALIM BAKALIM UMARIM MEMNUN OLURSUNUZ...
maraş kanlı günler Icon_minitimePtsi Ara. 22, 2008 1:19 am tarafından

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
< class="" height="25">
Istatistikler
Toplam 21 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: alican

Kullanıcılarımız toplam 157 mesaj attılar bunda 110 konu
< class="" height="25">
Kimler hatta?
Toplam 2 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 2 Misafir

Yok

[ Bütün listeye bak ]

Sitede bugüne kadar en çok 11 kişi Perş. Eyl. 21, 2023 5:10 pm tarihinde online oldu.
Sosyal yer imi
Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde hacibektasvelisilivri adresi saklayın ve paylaşın

Sosyal bookmarking sitesinde hacibektasvelisilivri adresi saklayın ve paylaşın
yeni konular

 

maraş kanlı günler

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Yazar Mesaj
ZÜLFİKAR

ZÜLFİKAR


Yaş : 40 Kayıt tarihi : 14/09/08 Mesaj Sayısı : 40 Nerden :

MesajKonu: maraş kanlı günler   maraş kanlı günler Icon_minitimePaz Ekim 05, 2008 11:52 am

24 Aralık 1978
Maraş Katliamı





Bundan tam 20 yıl önce 1978 Aralığının son günlerine gelinirken Maraş'da MHP'li faşist milislerin gerçekleştirdiği katliamda 111 kişi ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmış ve yüzlerce ev, işyeri yakılmış, yıkılmıştır.
Olaylar, ne bir rastlantı, ne de "halkın galeyana gelmesi" sonucu olmuştur. Olaylar aylar öncesinden planlanmış ve alanlar belirlenmiştir. Yer Malatya'dır, Erzincan'dır, Çorum' dur, Maraş'tır. Amaç, kitlelerin hızla politize olduğu bir ortamda gelişen devrimci mücadeleyi durdurmaktır.
1978 yılına CHP hükümeti ile giren ülkedeki mevcut durum şöyleydi:
"Oligarşinin CHP'den beklediği, halk kitlelerinin politizasyonunu yavaşlatmak ve var olan politize kitleyi de silahlı devrimci mücadeleye kanalize olmaktan uzaklaştırmaktı. Oligarşi, CHP hükümetinden ekonomik bir 'istikrar' sağlamasını değil, 'sosyal ve ekonomik bunalımı yavaşlatacak' devlet kademelerindeki 'federalleşmeyi' ('parselasyon') ortadan kaldırarak, merkezi bir görünüm kazandırılmasını istiyordu. Özellikle işbirlikçi-tekelci burjuvazinin önemli bir sorunu olan 'döviz sorunu', dış politik ilişkilerdeki gerginlik, 'işçi-işveren ilişkilerindeki gerilim', 'enerji açığı' gibi sorunlar CHP hükümetinin, bir MC' ye göre daha kolay 'halledebileceği' sorunlardı...
İşte bu nedenlerle oligarşi, CHP hükümetinin kurulması için yeşil ışık yaktı. Ancak bu durum, oligarşi içinde tam bir oybirliğine (consensus) dayanmadığı gibi, oligarşi dışındaki sömürücü sınıflar için de kabul edilebilir değildi. Özellikle oligarşi içinde, kimi doğrudan MC hükümetlerinden daha büyük çıkar sağladığı için, kimi de Ecevit'in 'ikinci bir Kerensky' olacağı endişesiyle CHP hükümetine karşıydı. Bu kesimler değişik çözüm yolları öneriyorlardı. Tekstil ve madeni eşya alanında faaliyet gösteren bazı çevreler 'devlet' sorununu öne çıkararak, topyekün bir çözüm öneriyorlardı. (Yönetimin askerileştirilmesi şeklinde en son noktaya kadar.) Ancak bu çok konuşulan eski 'sivil darbe' planıydı. MHP, bu kesimlerin maddi desteği ile eylemlerini yoğunlaştırarak uygun bir ortam yaratabilirdi...
1978 Ocak-Mart arasında faşist milis saldırılar, azalma yerine yoğunlaşarak sürdü. Ve bu saldırılar doğrudan kitleye yönelik oluyordu.
Aynı tarihte, soldaki durum ise tam bir kargaşa idi. Legal 'sol' partiler tam olarak CHP hükümeti ile işbirliğinden yanaydı. Özellikle faşist milislere karşı hükümetin 'daha aktif' tutum alması ve 'geçmişin hesabının sorulması' sloganları ile CHP hükümeti 'sol' hükümet olarak meşruiyet kazanıyordu. Demokrasinin sınırlarını genişletme planları, her türden oportünist ve revizyonistin durumuna göre hazırlanıyor ve kendi dergi ve gazetelerinde yayınlanıyordu. Öğrenci hareketi ise, 'aktif-pasif' tartışmaları içinde tam anlamıyla yönetimsiz kalıyordu.
Genel olarak hızla yükselen kitle hareketliliğinin karşısında, solda egemen olan 'kuyrukçu' anlayışın getirdiği pasifizme karşı duyulan bilinçsiz tepkiler, soldaki yapılanmaların hızla bölünmesine ve yeniden bölünmesine yol açıyordu." [*]
İşte bu ortamda oligarşinin faşist milis gücü olarak örgütlenmiş MHP'nin kitlelere yönelik saldırıları yeni bir boyut kazanmıştır. Bir yandan ekonomik buhranın derinleşmesi koşullarında hızla yoksullaşan ve mülksüzleşen kesimlere, diğer yandan "sol"a karşı olan kesimlere dayanan faşist milis hareket, ülkede bir kaos, kargaşa ortamı yaratarak, elindeki silahlı militan güçle herşeyin üstesinden gelebileceğini göstermeye yönelmişti. Ancak oligarşinin asıl amacı, yaygın bir kitlesel terör ortamı yaratarak kitlelerin pasifize edilmesiydi. Böylece stratejide ortaya çıkan uyum, kısa sürede MHP'li faşistlerin kitleye yönelik katliam girişimleriyle birleştirildi.
Bu amaçla seçilen yerler, kırsal özelliklerini koruyan, emperyalist üretim ilişkilerinin görece daha az geliştirildiği şehirlerdi. Zaten MHP'nin kitle desteği de ağırlıklı olarak bu şehirlerde bulunuyordu. İşte Maraş, Malatya, Erzincan, Sivas ve Çorum bu nitelikleriyle faşist milislerin katliamlarının alanı olarak çizilmişti.
Planın diğer bir unsuru da, bu şehirlerin oligarşi için sağlamlaştırılması ve buna dayanarak ("mücavir iller") diğer şehirlere yayılmasıydı. Bu, olası bir "sivil savaş" ortamında oligarşi için hazır bir kitle de sağlayacaktı.
Bu planın ilk uygulamaları Malatya ve Erzincan'da yapılmış, ancak oligarşinin kesin bir tutumu olmadığı için fazlaca etkili olmamıştı. Ve böylece sıra Maraş'a geldi.
19 Aralık 1978 günü Maraş'ta faşistlerin propaganda aracı haline gelen Cüneyt Arkın' ın "Güneş Ne Zaman Doğacak" filminin gösterildiği Çiçek Sinemasının, Ökkeş Kenger ve birkaç faşist tarafından bombalanmasıyla olaylar gelişmeye başlamıştır.
Kendi attıkları bombaya "misilleme" olarak 21 Aralık günü iki öğretmeni öldüren faşistler, 22 Aralık günü öğretmenlerin cenaze törenine saldırdılar. Bir gün sonra "Allah adına savaş"a (cihat) çağrılan Maraş köylerinden gelenlerin katılımıyla Maraş katliamı başlatıldı. Hedef, çokluk "solcuların", Alevilerin oturduğu Yürükselim mahallesiydi. Devrimci, yurtsever kimi unsurlar yer yer silahlı direniş ortaya koymaya çalıştılarsa da, ellerinde yeterli silah olmadığı gibi, her hangi bir örgütlülüğe de sahip değillerdi. Bu durumda Mehmet Mengücek gibi bazı devrimcilerin direnişi belli sokaklarda faşistlerin saldırılarını durdurabildi, ama yapabilecekleri fazlaca birşey yoktu ve orada toprağa düştüler.
Maraş katliamı, kendi içinde örgütsüz bir halk kitlesinin, nelerle karşılaşabileceğini de göstermiştir. Ama Maraş katliamının iki ana unsuru, ülke somutunda sürekli bir durumu ifade eder.
Birincisi, kitlelerin örgütlenmesi ve bu örgütlü gücün silahla korunmasıdır.
Gerek devrimci savaş koşullarında, gerekse ülkedeki milli krizin derinleştiği, dolayısıyla halk kitlelerinin oligarşiye karşı tepkilerinin açık hale geldiği koşullarda, kitle hareketleri her zaman oligarşinin ana hedeflerinden biri durumundadır. Bu yüzden, bir yandan kitlelerin bu koşulların bilincine ve somutluğuna dayanarak örgütlü hale getirilmesi, diğer yandan da bu kitle hareketini koruyacak silahlı gücün yaratılması temel devrimci görev olarak belirginleşir. Kitle örgütlenmesi ile silahlı gücün birlikte büyümesi, aynı zamanda iki hareketin karşılıklı eşgüdümünü gerektirir. Devrimci silahlı gücün iradi ve sistemli eylemleri ile kitlenin ve kitle hareketinin uyumu sağlanamadığı sürece, yeni katliamlar ortaya çıkabilecektir.
İkincisi, oligarşinin karşı-devrimci taktikleri ve faşist milislerin bundaki rolüdür.
Oligarşi, kendi iktidarını korumak için elindeki tüm olanakları sonuna kadar kullanmak durumundadır. Resmi zor güçlerinin yetersiz kaldığı yada çeşitli nedenlerle etkinlik kuramadığı her durumda kullanabileceği bir silahlı gücü el altında tutmak oligarşinin temel politikalarından birisidir. Faşist milis örgütlenme, ister MHP adı altında var edilsin, ister "koruculuk" olarak biçimlendirilsin, isterse "özel ordu" şeklinde resmi ve yasal görünüme kavuşturulsun, her zaman oligarşinin kitle pasifikasyonu için kullandığı gücü oluşturur. Bu faşist güç, aynı zamanda gelişen silahlı devrimci mücadelenin karşısına çıkartılacak silahlı gücün politik-ideolojik zeminini de sağlamak durumundadır.
Oligarşinin kitle pasifikasyonunda kullandığı yöntemlerin temelinde kitlelere gözdağı vermek yatar. Bu gözdağı, bir yandan kitlelere kendi gücünü göstermeye dayanırken, diğer yandan devrimci öncülere güvenemeyeceklerini göstermeye dayanır. Burada kullanılan yöntem, gerek kitlenin kendi eylemliliği, gerekse devrimci öncünün eylemliliğinin yarattığı ortamın demagojik olarak kullanılmasıdır. Bu yolla, oligarşi, devrimci mücadeleye yönelmiş kitleyi pasifize etmeye çalışırken, kendisi için sağlam bir kitle temeli kurmayı da amaçlar.
Dün Şırnak'da, Lice'de uygulanan ve bugün A. Öcalan'ın Roma'ya gidişiyle birlikte başlatılan şovenist eylemlerde kullanılmak istenen yöntem PKK'nin silahlı eylemlerinin "bedelini" kitlelere ödetmektir. Yapılmak istenen basittir: Kitlelere, eğer PKK silahlı eylemlere devam ederse, bunun bedelini siz ödersiniz denilmektedir.
Tüm bunlar, oligarşinin kitleye yönelik terörle, onları pasifize etmeyi amaçlayan bir politikayı her dönemde izlediğini açıkça göstermektedir. Bu politika varlığını sürdürdükçe, potansiyel olarak yeni Maraş'lar ortaya çıkacaktır. Bunu durdurmanın tek yolu, devrimci öncü ile kitle örgütlülüğünün bütünleştirilmesidir. Bu, kitle örgütlenmesi ile silahlı gücün ve silahlı güç ile kitle
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

maraş kanlı günler

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
hacibektasvelisilivri :: KATLİAMLAR :: MARAŞ KATLİAMI -